Tarihi Demirköy Fatih Dökümhanesi
İstanbul’un Fethi tarihin akışını değiştiren çok önemli bir kırılma noktasıdır. Daha önce defalardır kuşatılmış İstanbul’un fethinde Osmanlı’nın silah üretmek üzere eriştiği, kendi dönemi açısından önemli sayılabilecek savaş endüstrisi hareketlerinin önemi büyüktür.
Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’un fethi için Edirne’de döktürdüğü “Şahi” isimli top önemli bir figür olarak karşımıza çıkarken, İstanbul’un hemen kıyısında sayılabilecek, Istranca Ormanları’nın korunaklı bir noktasında bulunan Demirköy Dökümhanesi’nin fetihteki önemi pek bilinmez. Günümüzde fetihin şanı ile şanlandırılıp Fatih Dökümhanesi diye anılan Demirköy Dökümhanesi, aynı zamanda Osmanlı’nın ilk endüstri-savaş endüstrisi merkezi olarak değerlendirilebilir.
Kazı heyetinin başında 2010 yılından bu yana çalışmalarını sürdüren, Mimar Sinan Üniversitesi’nden Doç.Dr. Nurcan YAZICI METİN daha önce çeşitli yayınlarda yer verdiği Demirköy Fatih Dökümhanesi hakkındaki makalesini paylaştı.
DEMİRKÖY FATİH DÖKÜMHANESİ
( Mimar Sinan Üniversitesi / Do.Dr.Nurcan YAZICI METİN )
Tarih boyunca madencilik açısından büyük öneme sahip olan Kırklareli iline bağlı Demirköy ilçesi, Osmanlı hakimiyetine girdikten sonra da bu önemini devam ettirmiştir.
Fatih Dökümhanesi, Osmanlı belgelerindeki adıyla Samakocuk Dökümhane-i Amiresi ( Dökümhanesi ya da Kârhanesi ) Demirköy ilçesinin güneydoğu yönünde, ilçeye yaklaşık 4 km’lik mesafede bulunmaktadır.
Kısmen korunarak günümüze ulaşan demir dökümhanesinde 2001 yılından bu yana kazı çalışmaları sürdürülmektedir. Kalıntılrıyla da olsa günümüze ulaşan önemli Osmanlı sanayi tesislerinden olan Fatih Dökümhanesi, yaklaşık on bin metrekarelik bir alanı kaplamaktadır.
Bu alanda, iki teras halinde yerleştirilmiş birimler bulunmaktadır. Savunma, koruma amacıyla tahkim edilmiş üst teras etrafı surlarla çevrili, köşelerinde çokgen burçları bulunan bir yerleşkedir. Kuzey yöndeki ana girişten avluya ulaşılan bu üst terasta, avluya açılan yaşam ve hizmet mekanları ile mescit bulunmaktadır.
Dökümhane işçilerinin barındığı yerler, yatakhane binaları gibi birimlerden oluşan yaşam ve hizmet mekanları kuzey, doğu, batı sur duvarı boyunca yerleştirilmiştir.Avlunun güneybatı yönünde ise taş kaideli, tuğla gövdeli minaresi ve bodrum kat duvarı görülebilen Dökümhane Mescidi bulunmaktadır. 2008 yılı kazı çalışmalarında, avlunun güneydoğu köşesinde, iki ocağı bulunan bir demirci işliği de belirlenmiştir.
Tahkim edilmiş alanın güneyinde, daha alt kotta ise üretimle ilgili donanımlar yer almaktadır. Burası dökümhanenin üretim alanıdır. Şimdiye kadarki kazı çalışmaları, üst setteki avlu etrafındaki mekanlarda, yaşam alanında yürütülmüş; üretim alanının ise önümüzdeki yıllarda açığa çıkarılması planlanmıştır.
Yapılan kazılar ve çalışmalar sonucunda üretimle ilgili elde edilen en önemli veri su gücüne dair buluntulardır.
Dökümhane’de, eritme fırınlarında gerekli olan yüksek ısıyı elde etmek için su çarkı ile tahrik edilen körüklerden yararlanıldığı belirlenmiştir. Su gücüyle çalışan çarkın çevirme gücü yatay bir milden yararlanılarak körüklere aktarıldığı tahmin edilmektedir. Nitekim; Dökümhane’nin kuzeybatı yönünde, açık bir kanal vasıtasıyla suyun işletme alanına getirildiği bilinmektedir. Dökümhane’nin batı sur duvarları altından avluya giren, taş tonozlu bir su kanalı bulunmaktadır. Bağlantıları da olduğu anlaşılan bu ana kanal avlunun altından geçerek güney yönde devam etmekte ve kottaki üretim alanının ana elemanlarından biri olarak demir çark sisteminin otorduğu çarka ulaşmaktadır.
Kazılarda demir çark ssteminin oturduğu ayaklardan biri ile çark sistemine ait demir parçaları açığa çıkarılmıştır. Dökümhane ile ilgili kesin bilgiler, söz konusu alanın üretim bölgesindeki kazı çalışmaları tamamlandıktan, çark yuvası, yüksek fırınlar ile izabe çukuru ve körüklerin yer aldığı alanlar ortaya çıkarılarak ayrıntılı değerlendirmeler yapıldıktan sonra söylenebilecektir.
Fatih Dökümhanesi olarak adlandırılan ve kazı çalışmalarının yürütüldüğü ana dökümhanenin yanı sıra çevrede küçük dökümhane öreneklerinin de olduğu çalışmalarla ortaya konulmuştur.
Ana dökümhanenin yaklaşık 250 metre batısındaki alanda yer alan küçük dökümhanenin fırınları ve buradaki tesbitler, Demirköy’deki fırın teknolojisi hakkında önemli veriler sunmuştur.
Buradaki mekanik aksamın çalıştırılması için gerekli olan enerjinin nitelikli su gücü teknolojisi ile sağlandığı anlaşılmıştır. Bunların 17. Yüzyıl Orta Avrupa’daki metalurji teknolojileri ile aynı düzeyde olduğu; Osmanlı yönetiminin bu sırada iyi örgütlenmiş endüstriyel demir üretimini gerçekleştirdiğini ortaya koymuştur.
Fatih Dökümhanesi’nde yapılan çalışmalarla çevrede metal ergitme fırını kalıntıları, depolanmış cüruf yığınları ile odun kömürü depolarının yanı sıra tarihi maden galerisi ve cevher çıkartma çukurlarının varlığı da belirlenmiştir. Demirköy’de bugüne kadar yürütülen arkeolojik kazı çalışmaları, çevre araştırmaları ve analiz sonuçlarından, burada hem yüksek fırınlarda dökme demir hem de Renn türü fırınlarda yumuşak demir / luppe üretildiği tespit edilmiştir.
Fatih Dökümhanesi’nde bugüne kadar yapılan kazılarda gülle kalıbı, değişik çaplarda top gülleleri, çeşitli madeni parçalar, farklı boylarda çiviler, demir tozları; Dökümhane’deki mevcut demir fırırının yapısı ve çalışma sistemi hakkında bilgi verebilecek üfleçler, cüruflar, yerli üretim ve ithal ( İngiliz ) ateş tuğla örnekleri, çark sistemine ait, üretimde kullanılmış olması muhtemel demir parçaları, demir şebeke parçaları; son dönemde çeşitli tarım ve ev gereçlerinin üretildiğini belgeleyen parçalar bulunmuştur.
Türkiye sınırları içinde demircilik alanında günümüze ulaşmış en önemli arkeolojik verileri içeren Fatih Dökümhanesi ve çevresinde bugüne kadar yapılmış olan çalışmalarla dökümhane ve çevresinde çok sayıda fırın kalıntısının olduğu tespit edilmiştir.
Osmanlı dönemi yazışmalarından Dökümhane’de Osmanlı ordusu için top güllesi ve humbara üretiminin olduğu; özellikle 18. Ve 19. Yüzyıllara ait belgelerde Dökümhane’de üretilen yarı mamul demir ürünlerinin İğneada Limanı’ndan İstanbul’da, Tophane-i Amire ile Tersane-i Amire’ye gönderildiği anlaşılmıştır.
Osmanlı Dönemi’nde bir devlet işletmesi olarak hizmet veren ve döneminin en ileri teknolojisine sahip olduğu anlaşılan Fatih Dökümhanesi’nde, 16. Yüzyılın başlarından itibaren üretimin varlığı; Dökümhane’nin 2.Mahmut Dönemi’nde kapsamlı bir şekilde ihya edildiği; sonrasında da birtakım tahribatlara rağmen onarım ve düzenlemelerle işletmenin 19. Yüzyılın sonlarına, hatta 20. Yüzyılın başlarına kadar aralıksız faaliyetlerini sürdürdüğü belirlenmiştir. Dökümhane, 1913’te bir İngiliz şirketine 99 yıllığına ihale edilmiş, Birinci Dünya Savaşı’nın çıkması üzerine sözleşme 1916’da fesh edilmiştir.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra kaderine terk edilen Dökümhane’nin 1950’li yıllara kadar çoğu birimleri ile ayakta olduğu, çevre duvarının 4 metreye kadar durduğu bilinmektedir. Kısa zamanda ciddi bir tahribata uğradığı anlaşılan Fatih Dökümhanesi, temel/duvar seviyesinde de olsa günümüze ulaşmış Osmanlı demir sanayisinin öenmli tesislerinden birisidir ve Demirköy’ün adıyla özdeşleşen dökümhanenin Osmanlı tarihindeki itibarını iade etmek adına kültür ve turizme kazandırılması gerekmektedir.
Osmanlı sanayi tesislerinin başında gelen Fatih Dökümhanesi’nde bazı kazı çalışmaları tamamlandığında, Osmanlı demir sanayisinin görülebileceği işletme bütünüyle ortaya çıkarılabilecektir.
Fatih Dökümhanesi’ndeki kazı ve restorasyon çalışmaları tamamlandıktan sonra burasının bir açık hava müzesi olarak işlevlendirilmesi hedeflenmiştir.
Fatih Dökümhanesi Kazıları Hakkında…
Fatih Dökümhanesi’nde 2001 yılında Kırklareli Müzesi müdürü Zülküf YILMAZ başkanlığında kurtarma kazısı ve çevre düzenlemesi ile başlatılan çalışmalar sonucunda alanın genel planı ortaya çıkarılmış; Dökümhane ve çevresinde sistemli bir çalışmanın gerektiği anlaşılmıştır. Bu bağlamda, 2003 yılından itibaren “Demirköy Osmanlı Dönemi Dökümhanesi Araştırma-Kazı restorasyon projesi” adıyla Kırklareli Müzesi ile Türk Bilim Tarihi Kurumu’nun çabalarıyla, çeşitli üniversite ve kurumlardan isimlerin yer aldığı, çok disiplinli bir çalışma ekibi oluşturulmuştur. 2003-2008 yıllarındayapılan kazı çalışmalarıyla Dökümhane’nin üst setlerinde yer alan yaşam ve hizmet birimleri, çevre duvarlarında bitişik yapılar ile kazılar öncesinde sadece minaresi görülebilen mescit ortaya çıkarılmıştır. 2008 yılına kadar Kırklareli Müzesi tarafından yürütülen kazılar, 2008’de Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof.Dr.Günhan DANIŞMAN başkanlığında yapılmıştır. 2009 yılı başında, DANIŞMAN’ın vefatı üzerine o yılki çalışmalar, Kırklareli Müzesi tarafından, İTÜ’den Yrd.Doç.Dr. Gülsün TANYELİ sorumluluğunda, avlu ile üretim alanı arasında bulunan istinat duvarı onarımı şeklinde sürdürülmüştür. Çalışmalar 2010 yılından itibaren, bakanlar Kurulu kararıyla Mimar Sinan Üniversitesi’nden Doç.Dr. Nurcan YAZICI METİN başkanlığında sürdürülmektedir.